UĞUR DÜNDAR, FARUK ÇEBİ ve KİTABI BÜROKRANT’I YAZDI
Geçmişte İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü görevinde bulunan hemşehrimiz Faruk Çebi’nin görevde bulunduğu dönemde yaşadıklarını kaleme aldığı Bürokrant kitabı, Uğur Dündar tarafından köşe yazısında kaleme alındı.
Dündar, Faruk Çebi’nin hayatı boyunca meslek ve vatan aşkıyla görev yapdığını, baskılar ve tehditlere pabuç bırakmadan doğruları söylemekten vaz geçmediğini ve bu uğurda ağır bedeller ödediği ama sonunda “Bürokrat olacaksan böyle ol!” dedirtmeyi başardığını dile getirerek, bilgi ve belgelere dayanarak yazdığı kitabı Bürökrant’ı Sözcü Gazetesi’ndeki köşe yazısında kaleme aldı.
İşte o köşe yazısı:
“Bürokrant!..
Eğitiminin tüm aşamalarını birincilikle bitirip Orman Yüksek Mühendisi oldu.
Orman Bakanlığı’ndaki görevinin ilk yıllarında, Rize-Ardeşen’de, orman
kaçakçılarının tehditlerine boyun eğmeyince kaçakçıların kurşunlarıyla ağır
yaralandı.
Meslek hayatı boyunca vatanını en çok sevmenin işini iyi yapmaktan geçtiği
bilinciyle çalıştı ve bu inancından hiç taviz vermedi.
Hem bürokratik oligarşiyle hem de rant çeteleriyle dişe diş mücadele
etmeyi vazgeçilmez ilke edindi.
★★★
Önceki tüm görevlerinde olduğu gibi 2003 yılında atandığı İstanbul Orman
Bölge Müdürlüğü’nde de sadece inancının ve ilkelerinin gereğini yaptı.
Bakanlık tarihinin en önemli orman ve çevre projelerinden biri olan
“ormanlardaki eski maden ocaklarının hafriyat toprağı ile iyileştirilerek
ağaçlandırılmasına” çok büyük önem verdi.
Bu projeyle;
■ İstanbul ormanlarında madencilikle tahrip edilmiş 100 bin dönüm alanın
tekrar ormanlaştırılması;
■ Hafriyat ihalelerinden 5 milyar dolar, maden sahalarına dikilecek fıstık
çamı kozalağından da kamuya her yıl 300-400 milyon dolar gelir sağlamayı
amaçlamıştı…
★★★
Ancak çok geçmeden büyük gelir sağlayan bu proje, hafriyattan beslenen her
devrin rantçılarını rahatsız etmeye başladı.
Projeyi durdurmak ve kamuya ait milyarlarca liralık hafriyat gelirlerini
ihalesiz sistemlerle ranta dönüştürmek isteyenlerin çalmadıkları kapı,
girmedikleri kılıf, söylemedikleri yalan ve atmadıkları iftira kalmadı. Buna
rağmen 2007 yılının son çeyreğinde yaşanan Orman Bakanı değişikliğine kadar
proje büyük bir başarıyla uygulandı. Çalışmalar basında çarşaf çarşaf haber oldu
ve kamuoyundan büyük destek aldı. Ayrıca 2006 yılında Japonya’dan da
“Uluslararası Çevre Ödülü”ne layık görüldü.
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü döneminde tümü kameralar önünde yapılan
hafriyat ihalelerinden kamuya milyonlarca lira gelir sağlandı. Geçmişte her yıl
zarar eden İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü böylece sürekli yüksek kâr
eden kurumlar arasına girdi…
★★★
2007 yılında yaşanan bakan değişikliğinden sonra ne yazık ki her şey altüst oldu.
Önce İstanbul’daki görevinden uzaklaştırıldı.
Yeni atanan Bakan Veysel Eroğlu’na ısrarla brifing verme talebi her defasında
reddedildi. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün hafriyat ihaleleri yetki
gaspıyla hemen durduruldu. Müdürlük zarar eden eski
durumuna düşürüldü. Bu süreçte çok büyük kamu zararları ile telafisi
mümkün olmayan doğa ve orman tahripleri yaşandı. Daha sonra “Orman
Yasası” değiştirilerek ihalesiz mevzuat oluşturuldu. Ormanlardaki eski maden
ocaklarının hafriyat toprağı ile iyileştirilmesinde Orman İdaresi yasalara ve
Anayasa’ya aykırı olarak devre dışı bırakıldı. Ayrıca İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı ihalesiz yeni sistemde tek yetkili kılındı.
★★★
Yapılanlara herkes sustu, fakat o susmadı, susamadı.
Brifing yoluyla anlatmasına izin verilmeyen tüm gerçekleri Bölge Müdürü, Genel
Müdür Yardımcısı ve Bakan Müşaviri unvanıyla kaleme aldığı mektup, ileti ve
raporlarla ilgili makamlara iletti. Bundan dolayı hukuk dışı idari işlemlerle sürekli
cezalandırıldı.
Ergenekonculukla da itham edilerek hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı’na suç duyurusunda bile bulunuldu.
Yargı, yapılan suçlamaları oy birliği ile reddetti. Büyük haksızlıklar
yaşamasına neden olan hukuksuz idari işlemlerin hepsine de iptal kararı
verdi.
Kesinleşen yargı kararlarıyla da yazıya döktüğü tüm bilgilerin doğruluğu
onaylanmış oldu..
★★★
Yıllardır dikkate alınmayan uyarılarının haklılığı 15 Temmuz darbe girişiminden
sonra başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm devlet
görevlilerinin beyanlarıyla ayyuka çıktı.
Haklılığının ödüllendirilmesini beklerken fırsata dönüştürülen OHAL yasalarıyla
devletin bekasına, milletin birlik ve beraberliğine kast eden FETÖ’cülük iftirasıyla
da tehdit edildi. Öylesine üzerine gelindi ki; ya KHK ile FETÖ’cü ilan
edilmesine rıza gösterecekti ya da tehdide boyun eğerek önüne dayatılan
emeklilik dilekçesini imzalayacaktı…
★★★
Yaklaşık 5 milyar dolar değerindeki kamuya ait hafriyat gelirlerini ihalesiz
sistemlerle ranta dönüştürmek ve İstanbul’un doğasını tahrip etmek için aklını
ve vicdanını çıkarlarına teslim eden işbirlikçi çetelerin mesleğine ve İstanbul’un
doğasına kurduğu bu büyük kumpasa engel olmak istemesi nedeniyle en
verimli çağında tehditle emekli edildi.
Sadece görevinin gereğini yaptığından dolayı yaşadığı haksızlıkları asla içine
sindiremedi ve mücadelesini sürdürdü…
★★★
Hepsinden öte, vatanını sevmenin ve vatana ihanet etmemenin kamu gücüyle
cezalandırılmasına vicdanı asla razı olmadı.
Yaşadığı tüm haksızlıklar gibi tehditle emekli edilmesini de yargıya taşıdı.
Israrlı ikazlarına rağmen yasal değişiklikle oluşturulan ihalesiz sistemleri,
Danıştay 8. Dairesi yıllar sonra ranta hizmet ediyor gerekçesiyle iki kez
iptal etti.
24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra üst yönetim kadrolarıyla birlikte yönetim
anlayışı da değişen Bakanlığına şikayet dilekçesi verdi. Dilekçesinde şahsi
çıkarları için FETÖ ile mücadeleyi suistimal ederek tehditle emekliliğine neden
olan görevlilerin cezalandırılmasını istedi. Uzun süren soruşturma sonucunda
FETÖ’cülükle tehdit edilerek emekli olduğunu Bakanlık da teyit etmek
durumunda kaldı…
★★★
Bunun üzerine sorumlular hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç
duyurusunda bulundu.
Kamu yararını ve İstanbul’un doğasını korumak için çetelere karşı savaş
verdiği yaşanan olaylar, yargı kararları ve müfettiş raporlarıyla da
doğrulandı.
Verdiği mücadele tamamen kamuoyu önünde gerçekleşti. En yetkili makamlara
sunduğu raporları ulusal basında sürekli gündem oldu. Gensoru, soru ve
araştırma önergesi olarak sık sık TBMM’ye taşındı ve Meclis kayıtlarındaki yerini
aldı.
★★★
Herkesin sustuğu ve çetelerin kamu yönetiminde en etkili olduğu bir
dönemde (2007-2012) o susmadı, susamadı.
Ancak rant çeteleri öylesine güçlülerdi ki; kamu yararına verdiği büyük
mücadeleye cazibesi çok yüksek olan hafriyat rantından dolayı hep kulak
tıkandı.
Göz göre göre büyük hafriyat yolsuzlukları ve su havzalarında acımasızca doğa
tahripleri yaşandı. Her aşırı yağmurdan sonra İstanbul’un dereleri, gölleri,
Haliç ve Boğaz suları çamura bulandı. Ayrıca “Büyük İstanbul Seli” yaşandı.
Sel ve heyelanlar İstanbul’un yaşamını tehdit edecek boyutlara ulaştı.
Hayatı boyunca meslek ve vatan aşkıyla görev yapan, baskılar ve tehditlere
pabuç bırakmadan doğruları söylemekten vaz geçmeyen ve bu uğurda ağır
bedeller ödeyen ama sonunda “Bürokrat olacaksan böyle ol!” dedirtmeyi
başaran Faruk Çebi öyküsünü, bilgi ve belgelere dayanarak yazdığı kitap
BÜROKRANT’da anlattı.”