Koza Altın İşletmeleri, ilçemize bağlı Çiftepınar, Köprüüstü ve Kükürtlü köylerine 3 ayrı maden ocağı açmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulundu.
Koza Altın İşletmeleri’nin ÇED süreci için hazırladığı proje dosyasına göre, Çiftepınar ve Sularbaşı mahalleleri sınırları içinde 18 bin 930 dönümlük işletme ruhsatı alanı içerisindeki 182 dönümlük alanda açılacak maden işletmesinde bakır ve demir cevheri çıkarılacak. Köprüüstü Mahallesi’ndeki 19 bin 100 dönümlük işletme ruhsat alanı alanı içerisindeki 210 dönümlük maden ocağı alanından altın, çinko, kurşun ve bakır çıkarmayı, Köprüüstü Mahallesi’ndeki 19 bin 100 dönümlük işletme ruhsat alanı alanı içerisindeki 210 dönümlük maden ocağı alanından ise altın, çinko, kurşun ve bakır çıkarmayı planlıyor.
gazeteduvar.com.tr haber sitesi tarafından yöre halkı ile yapılan röportajları sizler için derledik.
‘MADEN GELİRSE NE EKİP YİYECEĞİZ?’
Kükürtlü Mahallesi’nde hayvancılık ve tarımla uğraşan Gülsüm Söylemez, yaşam alanlarında maden kurulmasını istemediklerini söyledi. Madenin bölgede tarım ve hayvancılığı yapılamaz duruma getireceğini savunan Söylemez, “Biz burada yaşıyoruz, hayvancılık yapıyoruz, geçimimizi bu topraklardan sağlıyoruz. Fasulye, mısır, lahana, patates ekiyoruz. Bunların bir kısmını yiyip bir kısmını da pazara getirip satıp ihtiyaçlarımızı alıyoruz. Bu topraklar bize bunu veriyor. Maden gelirse ne ekip yiyeceğiz? Maden olduğunda burada daha ekip yiyebilir miyiz? Biz istemiyoruz, buna karşıyız” diye konuştu.
Köy halkından Ayşe Kaya da köylerinde maden istemediklerini söyledi. Geçim kaynaklarını köylerinde yaptıkları tarım ve hayvancılık olduğunu dile getiren Kaya, “Maden için belki getirip bir avuç para verecekler. O para biter ama bu topraklar bitmez. Biz kabul etmiyoruz ölsek de kabul etmeyiz. Bizim yaşamımız burada. Gidecek başka yerimiz yok. Biz toprak ve hayvanla idare ediyoruz. Maden ocağını kabul etmeyiz” dedi.
‘YÖRE HALKI MADENLE KALKINMAZ, SADECE SIKINTISINI ÇEKER’
Yöre halkından Ali Osman Gümüştaş da doğalarının daha önce HES’ler, dere tahkimatları ile tahrip edildiğini zincirin son halkası olarak sıranın madene geldiğini söyledi. Çocukluğunun Karadere’de geçtiğini belirten Gümüştaş, “Bundan sonra gidebileceğim bir yer yok. Bizlerin de hayvanların da yaşam alanlarına müdahale ediliyor. Yöre halkı madenle kalkınmaz, sadece sıkıntısını çeker. Halkımızın bilinçlenmesi lazım. Yöre halkımızın maden açılan yerlerde yaşayanlardan çektikleri sıkıntıları dinlemeleri gerek. Biz millet olarak sobanın bizi yaktığına inanmıyoruz, sobayı tuttuktan sonra sobanın yaktığını anlıyoruz. O yüzden sobanın bizi yakabileceğini anlatmamız gerek” ifadelerini kullandı.
Yörede yaşayanlardan Recep Alemdar da maden projelerinin bölgeye zarar vereceğini savundu. Maden ile bölgenin kalkınmayacağını aksine tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerin önünün kesileceğini ifade eden Alemdar, “Maden açılırsa bölgede büyük tahribat olacak. Burayı turizme açmışlardı, madenler yüzünden iptal edildi. Burada hayvancılık ve tarımla uğraşanlar artık uğraşamayacak. Bölgede turizmi geliştirmek adına adım atılmazken bölgeyi tahrip edilecek işlerin önü açılıyor. Bizler vatandaş olarak istemiyoruz” dedi.